Ayasofya İstanbul
Ayasofya Camii
Ayasofya Camii

Müslüman aleminin peygamberi olan Hz. Muhammed Ayasofya’da ilk dua edecek olan kişinin cennete gideceğini çok önceden müjdelemiştir. Bu sebeple bir çok Müslüman lider için Ayasofya’yı almak temel amaç olmuştur.

29 Mayıs 1453’de Osmanlı Imparatorluğu Sultanı II. Mehmet 54 gün süren kuşatmadan sonra Kostantinapolis’i fethetti. Ilk iş olarak eski Bizans Katedrali olan Ayasofya’ya gitti. II. Mehmet Ayasofya’ya vardığında  bir adamın “bu kafirlerin tapınağıdır” diyerek kilisenin taşlarını sökmeye çalıştığını görünce, yapıyı yağmadan korumak için kilisenin camiye çevrilmesini emretti.

Takip eden yıllarda, Sultanlar yapıya devamlı bişeyler ilave ettiler. Sultan Beyazit babasının inşa ettiği önceki minarenin yerine yeni minare yapılmasını emretti. 16.yy da, Kanuni Sultan Süleyman Macaristan’dan mihrabın iki yanına konması içib iki adet gösterişli kandil getirtti. 16.yy ın sonlarında II. Selim’in padişahlığı döneminde, yapının dış tarafına çelik destekler eklenerek yapı güçlendirildi. Aynı zamanda II. Selim yapının batısına iki tane minare eklettirdi ve II. Selim’in türbesi yapının güneydoğusuna kondu. 1600’lerde, II. Selimin türbesinin yanına III. Murad ve III.Mehmet’in de türbeleri eklendi. 

Ayasofya sonraki yıllarda iki restorasyon daha geçirdi. 1739’da I.Mahmud döneminde medrese, fakirlere yardım için mutfak, kütüphane ve 1740’da abdest alınabilmesi için çeşme yapıya ilave edildi. 

Ikinci ve en önemli restorasyon II. Abdülmecit döneminde yapıldı. Isviçreli-Italyan mimar kardeşler Gaspere ve Guiseppe Fossati 1847 senesinde restorasyonlara başladı ve 2 sene içinde 800 den fazla işçi ile restorasyonları tamamladı. Kubbedeki tüm çatlakları tamir ettiler, kubbenin tabanı etrafına demir bir zincir yerleştirerek kubbeyi güçlendirdiler. II.Mehmet döneminde sıvayla kapatılan mozaikler sultanın emri ile gün yüzüne çıkartılıp restore edildi. Zamanında zaarar vermek yerine onları korumak için yapılan sıva işlemi sultanın mozaiklerin güzelliğine olan hayranlığından kaynaklanıyordu. Fossati kardeşler Sultanın locasını apsisten çıkartıp kuzey apsisin karşısına yeni bir loca inşa ettiler. Bu yöntemle Sultanın suikastçiler tarafından kolaylıkla görülebilmesini engellediler. Sultanın yeni locası Gaspare Fossati tarafından tasarlandı. Gaspare oyulmuş mermer kullanarak Türk rokoko tarzını ve Bizans dönemi sütunlarını tercih etmiştir. Fossati kardeşler ayrıca mihrabi ve mimbei de tamamen yenilediler.

Yazı sanatı olan hat sanatı (Kaligrafi) Islamın en önemli sanatlarındandı ve hattatlar minyatür ressamlardan ve mimarlardan çok daha popülerdiler. Fossati kardeşler bunu dikkate alarak, döneminin en meşhur hattatı olan Kazasker Mustafa Izzet Efendi’den, Ayasofya’daki sütunların üzerine asmak için devasa boyda daire şeklinde ahşap panolar yapmasını istediler. Kazasker Mustafa Izzet Efendi 8 adet devasa boyda panoyu boyadı ve tamamladı. Bir çok camide olduğu gibi, bu panolarda Allah, Muhammed, ilk dört halife olan Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Hz. Muhammed’in iki torunu Hasan ve Hüseyin’in isimleri yazıyordu.

Fossati kardeşlerin restorasyon çalışmaları, yeni Neo-Bizans tarzında caminin arkasındaki saltanat köşküne bağlanan sultan balkonu ve medrese, saat, değiştirilerek eşit yüksekliğe getirilen minareler ile sonlanmıştır. Cami 13 Temmuz 1849 senesinde törenle açılmıştır.